Alanya Hamdullah Emin Paşa (HEP) Üniversitesi’nde, “Gençlik ve Sosyal Medya” konulu seminer gerçekleştirildi.
15-21 Mayıs Gençlik Haftası çerçevesinde gerçekleştirilen seminerde; “Sosyal Medyayı Nasıl Kullanıyoruz, Sosyal Medya Ne Kadar Gerçek Ne Kadar Sanal” konularına değinildi. Sağlık Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı işbirliği ile gerçekleştirilen etkinlikte; Uzman Psikolog Büşra Dağ, üniversite gençliğinin üretim odaklı sosyal medya kullanımına yönelmesi ve bu konuda farkındalığın oluşturulmasına dikkat çekti. Siber güvenlik, dijital ayak izi ve sanal zorbalık konuları hakkında çarpıcı bilgiler aktaran Uzman Psikolog Dağ, ailelere uyarılarda bulundu.
“Türkiye’de sosyal medya kullanım oranı yüzde 80”
Uzman Psikolog Büşra Dağ, dünya genelinde 60 saniyede 19 milyon sosyal medya mesajı gönderildiğini, bu mesajların 694 binin Instagram akışı olduğunu aktardı. Sosyal medyanın doğru kullanılmasının önemine dikkat çeken Dağ, “Sosyal medya doğru kullanıldığında işe yarayan bir sistem. Özellikle son dönemlerde eğitim konusunda, iş konusunda, arkadaşlarla paylaşım konusunda çok fazla faydaları tarafları da var. Araştırmalara göre Güney Amerika’nın Şili bölgesinde halkın yüzde 92’si sosyal medyayı kullanırken, bu oran Çin’de ve Hindistan’da yüzde 90, Türkiye’de ise yüzde 80 civarında. Türkiye’de birçok alanda sosyal ağlar hem bireysel hem de kurumsal açısından önem arz ediyor. Türkiye’de internet kullanıcısı oranı 18 milyon iken, 14 milyon kişi, sosyal ağ kategorisinde yerini alıyor. İnternet kullanıcılarının internette geçirdiği zaman sıralamasında sosyal ağlar üst sıralarda yerini koruyor. Türkiye’de sosyal medya kullanımı, genelde ortalama 4 saat olarak tespit edilmiş” diye konuştu.
“Çocuklar ile ebeveynler arasındaki iletişim değişti”
Sosyal medyanın insan hayatına girmesiyle pek çok alanda değişimler yaşandığına dikkat çeken Uzman Psikolog Büşra Dağ, özellikle içerik üreticileri için oluşturuculuk kavramının önem kazandığını söyledi. Ebeveynler ile çocuklar arasında iletişim değişimine neden olan sosyal medyanın doğru ve yerli yerinde kullanılması gerektiğine vurgu yapan Dağ, “Sosyal medya içeriğini üreten ve medyayı izleyen arasındaki fark ortadan kalktı. Sosyal medya kullanımında içerik ekleyen her birey, eşit kabul edildi. Ebeveynler ile çocuklar arasındaki iletişim değişti. Özellikle X kuşağı, Y kuşağına ayak uydurmaya başladı. Sosyal medyanın ölçülü kullanımı; sevdiklerimizle iletişim kurma, benzer ilgi alanlarımız, paylaşımlarımız olduğu zaman birçok imkânı bizlere sunuyor. Özellikle pandemi döneminde eve tıkıldığımızda sosyal medya çok işe yaradı” ifadelerini kullandı.
“Hem sosyal hem de sağlık açısından zararlı”
Uzman Psikolog Büşra Dağ, Alanya HEP Üniversitesi’nde gerçekleştirilen söyleşide, sosyal medyanın gündelik hayatta çok fazla kullanılmasının zararlarına da değindi. Özellikle gençlerin bu konuda dikkatli olması gerektiğini söyleyen Dağ, “Sosyal medyanın fazla kullanılması, gündelik hayattaki sorumlulukları yerine getirememe, işleri aksatmamıza, dikkatimizi vermememize neden olabilir. Yoğun sosyal medya kullanımı, özellikle benlik saygımıza zarar vermektedir. Uzun süre cep telefonu kullanmanın sağlık açısından da ciddi zararları var. Uzun süre telefon ya da bilgisayar başında olmak, eklem ağrılarına, duruş bozukluklarına, kilo alımına neden olabilir. Ya da kişi bu süreçte yemek yemeyi ihmal edebilir. Gündelik sorumlu olduğu alanlarda dikkatini vermek de güçlük çekebilir. Sosyal medyada geçirilen sürenin belirli bir süre içerisinde artış göstermesi, negatif etkilerine rağmen yoğun kullanımı sürdürme, kullanımı azaltmak isteyen ama bırakamayan kişilerin mutlaka profesyonel destek alması gerekiyor” diye konuştu.
Teknoloji bağımlılığına dikkat
Son olarak siber zorbalık, teknoloji bağımlılığı ve dijital ayak izi konularında da bilgilendirmelerde bulunan Uzman. Psikolog Büşra Dağ; ailelere uyarılarda bulundu. Dağ, “Takip ettiğiniz bir görüntü ya da influencer var mı bir açıp bakın. Düşüncesini beğenmeyen, davranışını beğenmeyen ya da yaptığı bir şeyi beğenmeyen kişiler, ister istemez çok çirkin yorum yazabiliyorlar. Bu yorum özgürlüğü çerçevede yapılan eleştiriler, kişileri ciddi oranda psikolojik açıdan olumsuz etkileyebiliyor. Siber zorbalığa uğrayan kişilerin sıkıntıları olmaya başlıyor. Kişi de internet kullanımı sonrası üzüntü, depresyon, anksiyete gibi durumlar yaşanabiliyor. Aşırı uyku, tırnak yeme, yeme bozukluğu, akademik başarılarda düşüş, aile içi yaşam kalitesinde düşmeler, kendine zarar verme davranışları ve sık hastalanma olabiliyor. Zorba bir insan neden bu zorbalığı yapar? Büyük ihtimalle aile içinde iletişimi bozuktur. Kendisi zorbalığa uğradığı için bunu öğrendiği için bunu yapar. Öfke, intikam, hayal kırıklığı, eğlence amaçlı etkileşim isteği, güç arzusu amaçları olabilir. Özellikle çaresiz olmadığımızı bilmek, ilk adım olarak güvendiğimiz birinden yardım destek istemek çok önemli. Zorbalık sosyal platformda gerçekleşiyorsa hemen engellemeliyiz. Dijital ayak izi kalıcı bir şekilde kalıyor. Kişi bu izleri sildiğini zannetse de asla bu izler silinmiyor. Gelecekte bu durum karşılarına çıkabilir. Biz korktukça zorbalar artıyor. Aile denetimi olmadan girilen sosyal medya platformlarında 13-14 yaşındaki gençler zorbalığa uğruyorlar. Bunu ailelerinden saklıyorlar. Aileler, çocukları ile ilgili bize danıştıklarında; ders başarısı düştü yemek yemiyor, çocuk içine attıkça psikolojik açından ciddi etkilenmeye başlıyor. Firmalar geliştirdikleri uygulamalardan elde ettikleri kazançlarını kişilerin profil değerlerinden kazanıyorlar. Hesabımızı kapatmak, dondurmak etkili olmuyor. 2015 yılında sosyal medya beğeniler üzerinden yapılan çalışmaya göre, 10 beğeni analiz ederek bizi iş arkadaşlarımızdan, 70 beğeni ile yakın arkadaşlarımızdan, 150 beğeni ile ailemizden, 300 beğeni ile eşinizden daha iyi tanıdıklarını iddia ediyorlar. Bu nedenle sosyal medyada vakit geçirirken bu hususlara dikkat etmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.
IHA