Başkent Üniversitesi Adana Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Deri ve Zührevi Hastalıkları (Dermatoloji) Uzmanı Dr. Sinan Özçelik, cilt gençleştirme uygulamalarıyla sağlıklı deriyi daha parlak, daha canlı, daha genç gösterebildiklerini söyledi.
Uzm. Dr. Sinan Özçelik, yaptığı açıklamada, kozmetik dermatolojiyle; saç, deri ve tırnak sağlığıyla ilgili karşılaşılan sorunlar giderilerek, cildin korunması için cilt sağlığı ve bakımına yönelik uygulamalar yapıldığını belirtti. Cilt gençleştirme uygulamalarıyla sağlıklı deriyi daha parlak, daha canlı, daha genç gösterebildiklerini kaydeden Dr. Özçelik, kozmetik dermatolojide sıklıkla; botulinum toksini, dolgu uygulamaları, mezoterapi, PRP, kök hücre tedavileri, mikro iğneleme, cilt aşıları, kimyasal ve enzimatik peeling, enerji bazlı uygulamalar, iple cilt germe, selülit ve bölgesel incelme gibi pek çok tedavi yöntemlerini kullandıklarını anlattı.
Uygulamaların kullanılabildiği alanlarla ilgili bilgi veren Uzm. Dr. Sinan Özçelik, “Neredeyse tüm vücut bölgelerine uygulama yapabiliyoruz. Genetik ve çevresel faktörlerin etkisiyle yaşlanma belirtileri görülen, cilt kalitesi azalmış veya yıpranmış her alana, kişinin uygulama bölgesi ve işlemin hedefine bağlı olarak birçok yöntem kullanılabilmektedir. Örneğin dolgu; el sırtlarına gençleştirme amaçlı, kalça bölgelerine şekil verme amaçlı olarak, mezoterapi; boyun-dekolte bölgelerine gençleştirme veya incelme amaçlı yapılabilmektedir. Ek olarak bölgesel incelme uygulamaları karın, bel-basen bölgelerine, selülit ve çatlak tedavilerinde bacaklar ve karında yapılabilmektedir. Hiçbir uygulama tek başına doğal yaşlanma sürecini engelleyemez. Her uygulamanın farklı bir amacı ve etkinliği olduğunu unutmamak gerekir. Bu bakımdan, bütünsel yaklaşım önemli olup bu kombine uygulamalarla mümkündür” dedi.
“Kişiye özel cilt bakımı rutini olmalı”
Cilt bakımının, uygulama yöntemlerine bağlı olarak değişebilmekle birlikte; kişinin cilt tipi, yaşı, alışkanlıkları, özgeçmişi, gibi özelliklerinin de belirlenmesi gerektiğinin altını çizen Uzm. Dr. Sinan Özçelik şöyle devam etti:
“Kişinin kendisine uygun bir cilt bakımı rutini varsa buna devam edebilir. Bir cilt bakım rutininde cildi temizleme, nemlendirme ve korumayı içeren basit, üç aşamalı bir yaklaşımı benimsemek yerinde olacaktır. Bu rutin içinde kişinin temizleyici, nemlendirici, güneş koruyucu ürünlerin kullanımında hangisine daha çok dikkat etmesi gerektiğine uygulama yöntemi özelinde karar verilebilir. Örneğin; kuru cildi olan kişilerde uygulama sonrası ağırlıkla nemlendirici kullanımı önerilirken; ciltte hasarlanma oluşturan kimyasal peeling, lazer uygulamaları gibi durumlarda özellikle güneş koruyucu kullanımı öneriyoruz. Bunların dışında dolgu uygulamalarında; uygulama sonrası uygulama alanına temas edilmemeli, en az 1 hafta masaj yapılmamalı, yoğun egzersizden, sauna, jakuzi gibi sıcak ortamlardan en az 1 hafta süre ile uzak durulmalıdır. Mezoterapi, PRP gibi enjeksiyon uygulamalarında, uygulamadan sonra bir gün süreyle banyo yapılmamalıdır.”
Uygulamaların belirli zaman aralıklarında yapılması gerektiğini vurgulayan Dr. Sinan Özçelik, “Bu durum kişiye, yaşa, uygulama alanına ve uygulama yöntemine göre değişmektedir. Örneğin; PRP, mezoterapi gibi uygulamalar ihtiyaca göre 2-4-6 hafta aralıklarla 4-6 seans yapılabilmektedir. Botulinum toksin uygulamalarının etki süresi 4-6 ay kadar devam etmektedir. Dolgu uygulamaları içeriğine bağlı olarak 12 ay ile 4 yıla kadar etki edebilmektedir. İp uygulamaları da benzer şekildedir. Kişinin beklentisi ve hangi kozmetik uygulamanın ne amaçla yapıldığı önem taşımaktadır. Her uygulamanın farklı bir hedefi ve etkinlik süresinin olduğu unutulmamalıdır. Hiçbir uygulama da tek başına doğal yaşlanma sürecini engelleyemez. Bu bakımdan, bütünsel yaklaşım kombine uygulamalar gerekir. Tüm bunların belirlenmesi için kozmetik dermatoloji alanında tecrübeli bir dermatologla görüşülmeli” dedi.
Sağlıklı bir cilt için bunlara dikkat
Uzm. Dr. Sinan Özçelik, “Günümüzde, hücresel düzeyde doğal yaşlanma sürecine karşı çıkabilmenin en temel yolu kaliteli bir uyku, dengeli beslenme, fiziksel ve psikojenik stresörlerden uzak, huzurlu bir yaşamla mümkün olmakla birlikte; bunlara ek olarak kozmetik dermatoloji uygulamalarıyla cildimizi besliyor; daha parlak, daha canlı, daha genç göstermeye çalışıyoruz. Sağlıklı bir cilde sahip olmak ve yaşlanma karşısında onu koruyabilmek için cilt bakımı rutinleri oluşturuyor, istenilen sonuçlara ulaşmak adına kozmetik uygulamalar yapıyoruz” diye konuştu.
Cilt tipinin belirlenmesinde ve cilde yapılması gereken bakımlar hakkında en doğru cevapların bir dermatologtan alınabileceği vurgulayan Uzm. Dr. Özçelik, yaz mevsiminin başlangıcında sağlıklı bir cilt için hatırlatmalarda bulunarak, şu önerilerde bulundu:
“Öncelikle bir cilt bakımı rutininiz olmalı. Bu cilt bakımı rutinini oluştururken, cildinizi temizleme, nemlendirme ve korumayı içeren bir yaklaşımı benimsemek yeterli olacaktır. Cilt bakım ürünlerinden alınacak sonuçları en üst düzeye çıkarmak ve muhtemel tahrişleri en aza indirmek için cilt tipine en uygun ürünler seçilmeli.
Cilt bakım rutininizi basitleştirin. Cilt bakımı söz konusu olduğunda daha az şey daha fazladır. Çok fazla ürün, özellikle birden fazla yaşlanma karşıtı ürün kullanmak cildinizi tahriş edebilir. Bunun yerine nazik bir temizleyici, güneş kremi ve nemlendirici gibi temel şeylere odaklanın. Cildiniz için iyi çalışan sabah ve gece cilt bakım rutinleri oluşturun ve bunlara bağlı kalın.
Cilt bakım ürünlerini uygulamadan önce ve yatmadan önce cildinizi temizleyin. Nazik bir temizleyici kiri, yağı ve kalıntıları giderir ve tıkanmış gözenekleri ve çatlakları önlemeye yardımcı olur. Tahrişi önlemek için yüz yıkamayı günde iki kez ve terledikten sonra olacak şekilde sınırlayın.
Düzenli olarak kullandığınız nemlendiricinizden en iyi şekilde yararlanın. Nemlendirici, cildinizdeki suyu hapsederek daha parlak ve genç görünmesine yardımcı olur. Yağlı bir cildiniz olsa bile yüzünüzü, vücudunuzu ve dudaklarınızı nemlendirmeyi unutmayın.
Cildinizin kalitesini, gençliğini korumak adına yapacağınız en etkili yatırım güneş koruyucu krem kullanmaktır. Kırışıklıkları, yaşlılık lekelerini ve cilt kanserini önlemeye yardımcı olmak için güneş koruyucu kullanın. İster gölge arayın ister güneşten koruyucu giysiler giyin veya güneş kremi sürün; güneşten korunmanın günlük cilt bakımınızın önemli bir parçası olduğunu unutmayın. Giysilerle örtülmeyen tüm cilde güneş kremi uygulayın. Cilt bakım rutininizde zaman kazanmak için güneş koruyucu da içeren bir nemlendirici kullanmayı düşünebilirsiniz. Bununla birlikte, güneş koruyucu içeren kozmetikler uygun olsa da en iyi güneş korumasını elde etmek için bunları yeniden uygulamayı unutmayın. Hiçbir güneş kremi güneşin UV ışınlarının yüzde 100’ünü engelleyemediği için; dışarıdayken gölgede kalmanın ve hafif uzun kollu gömlek, pantolon, geniş kenarlı şapka ve güneş gözlüğü gibi güneşten koruyucu giysiler giymenin de önemli olduğunu unutmayın. Daha etkili güneş koruması için ultraviyole koruma faktörü etiketli giysiler seçin. Güneş koruyucunun geniş spektrumlu olduğundan ve SPF’sinin 30 veya daha yüksek olduğundan emin olun ve her iki saatte bir yüzdükten veya terledikten sonra yeniden uygulamayı unutmayın.
Dudaklarınızı ihmal etmeyin. Dudaklarda cilt kanseri oluşabileceğinden, dışarı çıkmadan önce SPF 30 veya daha yüksek güneş koruyucu içeren bir dudak kremi veya ruj sürün. Dudaklarınız çatlamış veya kuru hissediyorsa, ilave nem için vazelin sürün.”
Sağlıklı ve dengeli beslenmek önemli
Sağlıklı Beslenme ve cilt sağlığı alanındaki çalışmaların devam ettiğini belirten Dr. Sinan Özçelik, şunları kaydetti;
“Genel anlamda vücudun çeşitli organ ve dokularında inflamasyon dediğimiz yangılı reaksiyonlara yol açan besinler hücresel düzeyde yaşlanma ve erken hücre ölümlerine neden oluyor. Antioksidan ağırlıklı diyetler bu durumun önüne geçmekte rol oynadığı için, doğru şekilde beslenmek adına hangi besinleri tüketip hangilerini tüketmeyeceğimiz önem kazanıyor. Şeker, rafine şeker içeren paketli gıdalar, fast-food, beyaz undan yapılmış rafine nişastalar, hazır meyve suları, gazlı ve asitli içecekler cildin yaşlanma sürecini hızlandırdığı için özellikle uzak durmak gerekiyor.
Cilt sağlığı için su önemli. Fazla su kaybedeceğimiz bir dönem geliyor. Yeterli su tüketmeyen kişilerde ciltte kuruluk yaygın olarak görülebiliyor. Canlı ve parlayan sağlıklı bir cilt için mutlaka yeterli su tüketilmeli. Önemli vitamin ve mineraller içeren domates, brokoli, ıspanak, lahanagiller, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve avokado gibi meyveler aynı zamanda içeriğinde yüksek oranda antioksidan bulundurmaları sayesinde cilt sağlığının korunmasında önem taşıyor. Bu bakımdan yoğurt gibi besinler de cildi oksidatif strese karşı koruyor. İçeriğindeki E vitamini sayesinde ay çekirdeği, içeriğindeki omega-3 yağ asitleri sayesinde ceviz cildin sağlıklı olmasına yardım ediyor. Zeytin ve zeytinyağı içeriğindeki antioksidanlar sayesinde cildi güneş ışınlarına ve oksidatif strese karşı koruyor. Yakın zamanda yapılan araştırmalarda, acı tadın algılanmasının antioksidan aktiviteyi arttırdığı, cildin lipid bariyerini güçlendirdiği, yara iyileşmesini düzenlediği ve cildin yenilenme sürecini hızlandırıldığı bildirilmiş. Her ne kadar çalışmalar devam etse de kırmızıbiberin, acı kavunun, kahvenin şimdilik cilt sağlığı açısından faydalı olabileceği söylenebilir.
Cilt vücudunuzun en büyük organıdır, bu yüzden ona iyi bakmanız önemli. Cildinize nasıl bakmanız gerektiği hakkında en doğru bilgi için mutlaka bir dermatoloğa danışmalısınız.”
IHA