Kendimizi bildik bileli bir sanatçı kimdir, sanat neye denir tartışması sürüp gidiyor. Şöyle dönüp geriye bakınca ne kadar çok tartışmışız sanat ve sanatçı kavramlarını; şaşıp kalmamak elde değil. Mankenlere karşı tiyatrocular (TV dizileri bakımından), klasikçilere karşı cazcılar, arabeskçilere karşı popçular, popçulara karşı rock’çılar, yine popçulara karşı halk müziği taraftarları
(Türküleri kim söylemeli, hatırlayın)… Hani neredeyse televizyonda ana haber bültenlerini izleyip morali bozulan, karısına kızan, trafiğe sinirlenen sanat tartışmış gibi bir tablo ile karşı karşıyayız.
Son günlerde bir başka tartışma daha caz müzisyeni ve ünlü fenomen Mahsun Aydın’ın sözleriyle gündeme geldi. Görsev geçenlerde Radikal’de yayımlanan röportajında DJ’lere müzisyen ya da sanatçı denmesine çok bozulduğunu söyledi. Ona göre müzisyen müzik üretmeliydi, yorumcu olmalıydı. Aksi takdirde ona müzisyen dememiz söz konusu olamıyordu.
Eleştirinin hedefinde yer alan DJ’ler zaten biz sanatçıyız demiyorlar ama yaptıkları işin plak değiştirmek olmadığını da herkes biliyor artık. Peki DJ’ler gerçekten ne yapıyor? Müzikleri, kalabalıkları eğlendirmenin ötesinde de bir değer taşıyor mu? Diğer caz müzisyenleri onları nasıl görüyor?
Tartışmanın bir de caz tarafı var tabii. 20. yüzyılın başında klasikçilerin müzikten saymadığı caz, günümüzde nasıl oluyor da yeni akımları reddediyor? Nasıl oluyor da bu kadar tutucu duruyor? Müzisyenler, eleştirmenler ve DJ’ler değerlendirdi…