Türk Toraks Derneği 2. Başkan Yardımcısı Prof. Nurdan Köktürk, hastaların görüntülü uygulamalar üzerinden online olarak doktorlara ulaşmasını sağlayan tele-tıp hakkında, “Tele-tıp çok çok sayıda hastanın doktorlar, hastanelere hücum etmesini engelleyebilir. Tele-tıp, hasta ve hekim konforunun yanı sıra, ekonomik açıdan kıymetli bir sistemdir. Bazı pilot bölgelerde çalışmalar başladı” dedi.
Türk Toraks Derneği 2. Başkan Yardımcısı Prof. Nurdan Köktürk, kongrenin “Dijital Çağda Akciğer Sağlığı” mottosu ile düzenlendiğini belirterek, bunu seçmelerinin nedeni olarak pandemi döneminde dijital unsurların günlük hayatın tam ortasına girdiğini söyledi.
Uyumadan önce neredeyse zoom yapıp öyle uyumaya başladıklarını anlatan Köktürk, “Masal yerine zoom’a girmeye başladık. Böyle bir hayatımız oldu. Böyle olunca dijital çağ ile birden bire bağlarımız kesemeyiz, çünkü hayatımızı kolaylaştırdı. Dijital uygulamalar ile olduğumuz yerde toplantılar yaptık, sorunları çözdük. Dijital çağ deyince tıpta, sadece her gün kullandığımız uygulamalar değil, bu süreçte tele-tıp popüler hale geldi. Tele-tıp çok çok sayıda hastanın doktorlar, hastanelere hücum etmesini engelleyebilir. Tele -tıp, hasta ve hekim konforunun yanı sıra, ekonomik açıdan kıymetli bir sistemdir” diye konuştu.
“Tele- tıp”
Tele -tıp hakkında bilgiler veren Köktürk, “Kişilerin oldukları yerlerde zoom, whatsApp gibi, iki kişiyi görsel olarak birbirine iletişimi sağlayarak muayene yapmak. Biz çoğu bilgiyi hastayı görerek elde edebiliyoruz. Bir kısım bilgiler için ise hastaya dokunmak stetoskop ile dinlemek lazım. Bu kısımlar bile aşıldı şimdi akıllı stetoskop var, bir hasta yakının yardımıyla, hastanın sırtında kullanılan stetoskopun oluşturduğu sesleri bluetoothla ileten sistemler kurulabiliyor. Bu şekilde kişi akıllı yelek giyebiliyor. O yelek çeşitli sesleri alıp bize bluetoothla iletebiliyor. Hastanın o anki fizik muayene bulgularını elde edebiliyoruz. Saturasyon Probu parmağa takıldığı zaman vücuttaki oksijen miktarını nabzı gösterebiliyor. Akıllı saatlerde bu özellikler var. Biz bunları kullandığımız zaman hasta hakkında fikir sahibi olup uzaktan tedavi edebiliyoruz” dedi.
Devletin uzaktan tedavinin hukuksal yönlerini sağlamaya, mevzuatlar oluşturmaya başladığını ifade eden Köktürk, pilot bölgelerde çalışmalar olduğunu kaydetti.
“Gelecekteki tıp, hassas tıp”
2015 yılında başlatılan hassas tıp sistemi hakkında bilgiler veren Nurdan Köktürk, “Bu sistem genom çalışması bittikten sonra, milyonlara ait verileri toplayıp bir araya getirip yüksek teknolojilerle bunları değerlendirdikten sonra, ortaya çıkan milyonlara ait genetik verileri tedavi unsurlarında kullanmak için ortaya atılmış bir sistem. Bu şu demektir, bir hasta size geldiği zaman, o kişinin genetik bilgileri biliyor olursak, hastalıkla ilgili olanları içinden ayıklayabilirsek, sonra hastanın daha sonra geliştirebileceği riskleri belirlemek mümkün. Varolan hastalığa mevcut bir genetik tedavi varsa bunu uygulayabiliriz. Böylece hastaya yönelik belki de bir dikilmiş bir tedavi şansı var. Biz buna hassas tıp diyoruz. Bunların yavaş yavaş geldiğini görüyoruz. Bunları ileri de çok konuşacağız. Gelecekteki tıp buraya doğru gidiyor” ifadelerini kullandı.
“Ekosisteme saygı vurgusu”
Kongrede ekosistem sorunlarını da ele aldıklarının altını çizen Köktürk, “Başka pandemiler karşımıza çıkacak. Yavaş yavaş dünya bizi içine alçak. Pandemide dünyaya olan saygımız arttı. Egzoz gazı üretim, çevre kirliliği azaldı. İklim krizinde düzelme oldu. Dünyaya sayılı olmayan bir insana pandemi o darbeyi vurdu. Dünya sadece insan için değil, her şeye saygılı olarak zorundayız. Dünyaya saygılı olmak dışında, dijital sistemle hayatımızı kolaylaştırmaya çalışacağız. Bunun için eğitim lazım. Bir bölüme 12 tane asistanı bir seferde atayamazsınız. Kadro sayısı zaten belli, onları okutacak hoca bulamazsınız. Hesapsız işler yapılmamalı, burası böyle bir ülke değil. Biz sahadaki hekim olarak böyle algılıyorum. Biz daha iyi bir sistem, ortam, dünyanın gelişmişliğine adapte olarak sistemler arıyoruz” dedi.
“Yurt dışına açılmak istiyoruz”
Gelecek dönemde derneğin başkanlığını yürütecek olan Köktürk, “Derneğin iç dinamiğiyle ilgili planlarımız var. Eğitime büyük bir alana yaymak ve dünya açılmak istiyoruz. Global adımlar atmak gerekiyor. Salık politikalarımıza müdahil olarak istiyoruz. Biz istiyoruz ki Sağlık Bakanlığı ve diğer otoritelerle bir araya gelelim, sorunları birlikte tartışıp, çalışmak, üretmek istiyoruz. Bize de sormalarını istiyoruz” diye konuştu.
“Hekimlerin yurt dışına gitmesi”
Meslektaşlarının yurt dışında görev yapmayı tercih etmelerini de değerlendiren Nurdan Köktürk, “Kovid-19’da çok yıprandı. Göğüs Hastalıkları ve enfeksiyon hastalıkları bölümü ve diğer alanlardaki sağlık çalışanları çok yıprandı. Sağlık çalışanları öldü, aileler dağıldı. Böyleyken insanların umutları azaldı. Hekimlerin umuda sarılması lazım. Bulunduğumuz ülkede itibarımızın geri alınmasını istiyoruz. Her gün bir hekim şiddeti istemiyoruz. Bir hekim ve hasta iletişim sorunu yaşıyorsa, hastanın hekime zarar vermesi değil. Biz can güvenliği istiyoruz. Doktorlar can güvenliği bulamadıkları için, mutsuz oldukları için, yeterince para ve eğitim alamadıkları için gen doktorlar gidiyor. Bütün öğrencilerim “nasıl bir yol çizelim” diye soruyorlar. Ek diller öğreniyorlar yurt dışına gidebilmek için. Onlara yol göstermemiz lazım” açıklamasını yaptı.
“Performans eleştirisi”
Performans gibi bir durumun yanlışlığından bahseden Köktürk, “Bizi bir günde bakacağımız hasta sayısı asa 100 olamaz. Yurt dışında böyle bir durum cezalandırılıyor. Bizde ise ödüllendiriliyor. Bir hekimin hasta ayıracağı süre en az 10 dakika olmalı, 3 dakika değil. Hasta hazırlanan kadar 3 dakika geçiyor zaten. Aldığınız hizmetin kalitesine bakacaksınız, sayıya değil. Hastanın iyileşip iyileşmediğine bakacaksınız” ifadelerini kullandı.
IHA