Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, tarımın artık dünya gündeminin en tepesine yerleştiğini vurgulayarak, “Rusya ve Ukrayna birbirine girdi. 2 ülke birbirine girdiğinde kimse petrolü, suyu konuşmadı herkesin konuştuğu tahıl koridoru oldu. Dünya bir nefes aldı, bir rahatladı, bir umutlandı. Savaş çıktığında biz bu 2 ülkeden birini tutsaydık en az onlar kadar zarar gören 3’üncü ülke olurduk” dedi.
Bir dizi toplantıya katılmak üzere Mersin’e gelen Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Akdeniz İhracatçı Birlikleri’nde (AKİB) Tarım Sektör Temsilcileri Toplantısına katıldı. Kirişci’ye Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, AK Parti Mersin milletvekilleri ile ilgili bürokratlar eşlik etti. Burada konuşan Bakan Kirişci, tarımın artık dünya gündeminin en tepesine yerleştiğini söyledi. Türkiye’nin bu yönü itibariyle 2002 yılına göre tarımsal hasılasını artıran bir ülke konumuna geldiğini belirten Kirişci, “Üretim kabiliyeti itibariyle dünyada 31. ülke olmamıza rağmen, ürettiği gayri safi hasılayla 10. sıraya yerleşmiş, Avrupa’da da birinci sırada olan bir ülke. Bu Türkiye’de yaşayan herkesin iftihar edeceği bir durumdur. Burada en önemi pay üreticimize aittir. Geçtiğimiz yıl kuraklık yaşanmasına rağmen bu yıla sarkan bölümünde raflarımızda hiçbir ürünün yokluğu, kıtlığı, eksikliği hissedilmedi. O hepimizin bildiği, ünlü ülkelerin ne hale geldiklerini gördük. Dolayısıyla burada Türkiye’nin üretim kabiliyeti noktasında dünyada saygın bir ülke olduğunu, yerinin küçümsenemeyeceğini vurgulamak isterim. Fakat bir taraftan da bizim kendimize bir gelecekle ilgili bir plan, yol haritası çizmemiz gerekir. Sadece kendi iktidarımız döneminde nüfusumuz 65 milyondan 85 milyona çıktı. Yani 20 milyon arttı. Turizmde 15 milyonlarda olan turist sayısı 52 milyonları gördü. Bizim bu artan nüfus ve gelen turistleri bütün ihtiyaçları noktasında besliyor, giydiriyor ve barındırıyor olması lazım” diye konuştu.
“Toprak ve su zengini bir ülke değiliz”
Türkiye’nin toprak zengini bir ülke olmadığının altını çizen Kirişci, “Yani Türkiye’de bu bahsetmiş olduğumuz nüfus ve turizm projeksiyonunu dikkate aldığımız da 2053 yılında kişi başı 1.7 dekar gibi bir alan düşüyor. Türkiye aynı zamanda su zengini ülke de değil. Karadeniz bölgesini çıkarsak Türkiye’nin yıllık yağış ortalaması 300-350 milimetreyi geçmiyor. Dünya ortalamasının yaklaşık 900 milimetre olduğunu var sayarsak neredeyse onun 3’de 1. Bunlara göre geleceğe bakmamız gerekir. Toprak ve su zengini değiliz, Allah göstermesin bir kıtlık denildiğinde aklımıza buğday geliyor. Ben sürekli stratejik ürün kavramını sürekli kullanıyorum. Bitkisel üretim tarafında un, yağ ve şeker dedim. Hayvansal ürün tarafında da et, süt ve yumurta dedim. Bizim artık zihnimizdeki kalıplaşmış ürünlerden kurtulmamız gerekiyor. Tarım damda, duvarda, orada burada yapacak bir şey değil. Yine aynı şekilde bizim mera alanlarımız var. Mera alanlarımızın da 1989-2002 yılları arasında kaybettiğimiz mera varlığı yıllık 140 bin hektar. Bunun adına kentleşme deyin, bunun adına bilinçsiz yapılaşma deyin, bunun adına sanayileşme deyin. Netice bu alanlar gitmiş durumda. Mera ıslahı konusundaki çalışmalarına hız vermesi hususu bizim uhdemizde. Bunu yapmak, bunun gereğini yerine getirmek bizim görevimiz. Tıpkı biz iktidara geldiğimizde 8,5 milyon hektar alanın sulanabilir alanın yüzde 55’i sulanabilir iken, şimdi bu yüzde 80’lere çıktı. Yüzde 20 gibi bir bölüm kaldı. Buraları da önümüzdeki yıllarda suya kavuşturacağız” şeklinde konuştu.
“Herkesin konuştuğu tahıl koridoru oldu”
Öncelikle üretimde stratejik ürünlere odaklanılması gerektiğini vurgulayan Kirişci, “Bizim millet olarak odaklanmamız gereken ürünler bunlar. Rusya ile Ukrayna birbirine girdi. Ne suyu ne de enerjiyi kimse konuşmadı. Başından beri ne konuşuldu. Ne olacak bu Ukrayna’nın elindeki 35 milyon ton hububat ve yağlı tohumlarla ilgili stok. Temmuz ayında bunların yeni ürünleri hasat edilecek. Onun 1,5 katı Rusya’da var. Bunların ikisinin tek başına dış ticarete konu olan hububat oranları yüzde 28. Bu 2 ülke birbirlerine girdiğinde kimse petrolü, suyu konuşmadı herkesin konuştuğu tahıl koridoru oldu. Dünya bir nefes aldı, bir rahatladı, bir umutlandı. Burada Cumhurbaşkanımızın ara buluculuğu çok önemliydi. Burada zaten ilk savaş başladığında bizim duruşumuz, biz birini birine tercih etmeyiz, 2’si de komşu ve dost ülkeler duruşu bize en az Cumhuriyetin ilanı kadar anlamlı ve yerinde bulunmalıdır. Allah muhafaza biz bunlardan birinden birisini tutmuş olsaydık kesinlikle en az onlar kadar zarar gören 3. ülke de biz olurduk. Gıda, tarım, mera, toprak ve su konusu bizim Bakanlık olarak olmazsa olmazımız” ifadelerini kullandı.
Bugün hububatta, arpa ve buğdayda 4 milyon 400 bin ton stok bulunduğuna dikkat çeken Kirişci, “Bunlar bu ülkenin üreticilerinin ürettikleridir. 600 tonu önceki yıldan devirdir ama geri kalan 3 milyon 800 bin tonu bu ülkenin ürettiğidir. TMO bir merkez bankasıdır. Stoklarında mal bulundurursa TMO kendine ve piyasaya yapılan her türlü operasyonlara karşı gerekli aksiyonları alır. Yıllardır herkes tarım planlanmalı derler. Bu nasıl olacak. Çifti ne ürün ektiğini bugüne kadar hiçbir şekilde tarım müdürlüklerine bildirmiyordu çünkü bunu söylemesine gerektiren bir mevzuat yoktu. Böyle bir şey olamaz. İnşallah Meclis açıldığında bunlarla ilgili mevzuat çalışmalarımız devam ediyor” dedi.
Konuşmaların ardından toplantı, basına kapalı olarak devam etti.
IHA