Antalya Ticaret ve Sanayi Odası 48.Grup (Eğitim) Meslek Komitesi öncülüğünde, erken teşhisle, eğitimle ve destekle sosyal hayatta yer alma ihtimali olan otizmli çocuklara gösterilmesi gereken önemin anlatıldığı “Okul Öncesi Otizm Farkındalık Eğitimi” düzenlendi.
Eğitim; Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, Antalya Özel Okul Öncesi Eğitim Kurumları Derneği, Tüm Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurumları Derneği işbirliğiyle kreş, gündüz bakımevi ve anaokulu çalışanlarına yönelik verildi.
ATSO Atatürk Konferans Salonu’nda ATSO Yönetim Kurulu Üyesi Nilay Akbaş, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdür Yardımcısı Talip Türkcan ve sektör temsilcilerinin yoğun katılımıyla gerçekleşen eğitimde, Prof. Dr. Bünyamin Birkan otizm hakkında bilgiler verdi.
ATSO Yönetim Kurulu Üyesi Nilay Akbaş, Oda olarak eğitim çalışmalarına özel önem verdiklerini belirterek, “ATSO Akademi çatısı altında kurumsal bir yapıda yürüttüğümüz eğitim çalışmalarımız ile her yıl onlarca farklı konuda binlerce üyemize ve çalışanlarına eğitimler veriyoruz. Eğitim konularımızı üyelerimizden ve sektörlerden gelen taleplerle belirliyoruz. Biz, ATSO Akademi’yi Antalya yetişkin eğitiminin merkez noktalarından birisi olarak görüyoruz. Dolayısıyla yapıcı eleştirileri de değerlendirerek kalitemizi sürekli daha yukarıya taşımaya çalışıyoruz. Tüm Antalya’nın Odamızın sunduğu bu hizmetten en iyi şekilde faydalanmasını istiyoruz” dedi.
“Onları görünmez duvarların içine hapsediyoruz”
Sanayi devrimi ile başlayan süreçte insanoğlunun hayatına kitlesel üretim kavramının girdiğini belirten Akbaş şöyle konuştu:
“Bu durum, sadece üretim ile sınırlı kalmamış hayatımızın her alanına yansımıştır. Eğitim de bu alanlardan birisidir. İnsanoğlu, toplumları da adeta bir sanayi ürünü gibi kitlesel olarak işleme ve eğitme eğiliminde olmuş, ortalama düzeyde çocuklara odaklanmış, farklı ve nadir durumlara çözüm üretmek yerine onları görmezden gelmeyi yeğlemiştir. Bu yaklaşımın 21. Yüzyılda bile devam ettiğini görüyoruz. Örneğin bugün bizim ülkemizde bile üstün zekâlı birçok çocuğumuzu tespit edemiyoruz, alması gereken eğitimi veremiyoruz ve onları sıradan bireylere dönüştürüyoruz. Diğer taraftan erken teşhisle, eğitimle ve destekle sosyal hayatta yer alma ihtimali olan otizmli çok sayıda çocuğumuza gerekli imkânları sunamıyoruz ve onları görünmez duvarların içine hapsediyoruz.
Ancak biliyoruz ki; bugün konuşacağımız otizm gibi rahatsızlıklar konusunda önümüzde çok sayıda bilinmezliğin olduğu, aşılması gereken zor bir yol var. Bu önemli yolculukta şüphesiz ki en ağır ve anlamlı görevlerden birisi biz eğitimcilerin omuzlarındadır. Özellikle okul öncesi eğitimciler atacakları doğru adımlarla, yapacakları doğru seçimlerle insanların, ailelerin hayatını değiştirebilme gücüne sahiptir. Otizm de bu çerçevede okul öncesi eğitim sürecinde tespit edilmesi gereken, eğitimcilerimizin omuzlarına sorumluluk yükleyen bir özel durumdur.
Bugün burada bulunan siz değerli katılımcıların bu sorumluluk bilinciyle aramızda olması son derece önemlidir.”
IHA