Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) soğutma sisteminde kullanılacak suyun denize deşarjını sağlayacak boru hattında bir Türk firmasının imzası yer alıyor. Yaklaşık 10 kilometre uzunluğa ve eksi 50 metre derinliğine ulaşan deşarj hattı tamamlandığında dünyanın denizaltına döşenmiş “en uzun ve en derin” 4 metre çapında boru hatlarından biri olacak.
Düzce, Malatya ve Romanya’da fabrikaları bulunan Superlit Superlit Boru Sanayi A.Ş., deniz altına döşenen ilk DN4000 mm (4 metre çapında) CTP borularını üretti. Türkiye’nin yanı sıra Avrupa’dan Afrika’ya, Amerika’dan Asya ve Avustralya’ya kadar pek çok ülkedeki büyük projeler için boru temin eden şirket, termik santral projelerinde tedarikçi olarak yer aldı. Şirketin hedefi, bundan sonra Akkuyu deneyimi ile Türkiye’de ve dünyada yeni nükleer santral projelerinde yer almak. Türkiye’nin ilk nükleer santrali Akkuyu’nun “Soğutma Suyu Denizaltı Borulama Projesi’nin üretim, supervizyon ve mühendislik hizmetlerini gerçekleştiren firmanın Yatırımlar ve Proje Uygulama Direktörü Alperen Eroğlu, “Akkuyu NGS Projesine özel bir boru tasarladık. Boruların tasarımı ve üretimi tamamen bu projeye özel oldu. Testleri yaklaşık 3 yıl sürdü. Uluslararası normların üzerinde, yüksek standartlarda bir iş çıkardık” dedi.
“100 yılın üzerinde hizmet verecek dayanıklılığa sahip”
Akkuyu NGS Projesinde 2019 yılında boru tedarik sözleşmesi imzalayarak sahada çalışmaya başladıklarını aktaran Eroğlu, Akkuyu NGS için tasarlanan özel boruların birçok dış etkene karşı daha dayanıklı hale getirildiğini, boruların ekonomik ömrünün Akkuyu NGS tamamen işletmeden çıkarılana kadar uzattıklarını kaydetti. Eroğlu, tasarım sürecini şöyle anlattı:
“Boru tasarım sürecinde Rosatom ve Akkuyu Nükleer A.Ş’nin uluslararası standartların üzerinde talepleri oldu. Uzun ve hassas bir test süreci geçirdik. Dünyada yaygın olarak kullanılan standartlarda, boru tasarım ömrünün 50 yıl olması istenirken, Akkuyu ve Rosatom tasarım ömrünün 70 yıl olmasını istedi. Basitçe anlatmak gerekirse, normalde standart boru tasarım ömrü 50 yılken, aslında borunun 100 yıla yakın sorunsuz olarak hizmet vermesini hedeflenmektedir. Boru tasarım ömrü 70 yıla çıkartıldığında ise boru ömrünün 100 yılın çok üzerinde olacağını söyleyebiliriz.”
Kompozit malzemeden üretilen cam elyaf takviyeli polyester (CTP) borular, korozyon riski bulunmaması, dayanıklılık, hafiflik ve döşeme kolaylığı nedeniyle özellikle denizaltı boru hatlarında en uygun seçenek olarak değerlendiriliyor.
“Çevreci ve güvenli”
Eroğlu, deşarj hattının Akkuyu NGS’nin soğutma sisteminin önemli bölümlerinden birini oluşturduğunu belirterek, “Boruların üretimi ve süpervizyonundan da sorumlu olduğumuz deşarj hattı, deniz altında belirli bir derinlikte 4 metre çapında borularla başlıyor. Boruların çapları hattın sonlarına doğru küçülüyor. Çevresel regülasyonlara uygun olarak, 3 ve 2 metre çapında borularla “difüzör” olarak tanımlanan çoklu çıkışlar yapılarak suyun tamamını tek bir noktadan vermek yerine, mümkün olduğunca yayarak denize geri verilmesi sağlanıyor. Projede 460 adet difüzör kullanılıyor. Difüzör sayısının bu kadar çok olması ve olabilecek en derin noktaya kadar ulaşması nedeniyle Akkuyu Körfezini ÇED raporunda da belirtildiği gibi proje tamamen güvenlidir ve çevrenin korunması konusunda en üst standartlara sahiptir” diye konuştu.
“Sinop ve yeni projelere hazırız”
Akkuyu projesinde edinilen deneyimin Türkiye’de ve dünyada yapılacak yeni santrallerde iş fırsatı oluşturacağına dikkat çeken Eroğlu, “Türkiye’nin ilk nükleer santral projesinde, dünyada kendi alanında pek çok ilkleri barındıran böyle önemli bir projede yer almak bizim için gurur verici. Boruların tasarımından üretimine, sevkiyattan montaja kadar her detayın çözümünün tamamen Türk mühendislerce yapılması, bizim gibi yüzde yüz Türk sermayesine sahip firmalar için ayrı bir kıvanç kaynağı. Akkuyu projesinde yer almanın bize sağlayacağı en önemli katkı, Türkiye’de şu an planlanan Sinop ve İğneada nükleer santral projeleri ve daha sonra yapılacak olan NGS’lere de boru tedarik etmemizin önünü açacak olmasıdır. Buradaki tecrübelerimizin bizi Rosatom’un deniz kenarında inşa edeceği yeni projelerine de taşıyacağını düşünmekteyiz. Örneğin Mısır’da başlanan proje de bizleri oldukça heyecanlandırmaktadır” ifadelerini kullandı.
“Türk mühendisler nükleer alanında deneyim kazanıyor”
Akkuyu NGS Projesinin Türk mühendislere deneyim kazandırdığını ve nükleer alanda da bir know-how oluşturduğunu ifade eden Eroğlu, şöyle devam etti:
“Akkuyu Nükleer A.Ş.’de yüzlerce Türk mühendis çalışıyor ve işletme sırasında da çalışmaya devam edecekler. Öte yandan, Türk mühendislerin Rusya’da NGS’lerde eğitim almaları için de imkan sağlanıyor. Türkiye’nin ilk NGS’sinin inşaat aşamasına tanıklık etmeleri onlar için ayrı bir kazanç olacak. Çoğu mühendise de yapım ve kurulum aşamasında yer aldığı bir tesiste çalışmak nasip olmamaktadır. Bu durum mühendislerin gelişimi ve sistemi kolay kavramaları açısından ayrı bir önem arz etmektedir. Diğer taraftan halen şantiye içerisinde binlerce Türk mühendis inşaatların belli bölümlerinde yer almaktadır. Sinop’ta 2. NGS inşaatı başladığında eminim ki bu mühendislerin en az yarısı orada da çalışmaya devam edecektir.”
“Bölge ekonomisine ve istihdama katkı”
Akkuyu NGS şantiyesinde iş programına uygun olarak personel sayısının zaman zaman değişkenlik gösterdiğini kaydeden Eroğlu, alt taşeronlarla ile birlikte istihdam edilen personel sayısının 150’ye kadar ulaşabildiğini söyledi. İstihdamın ağırlıkla bölgeden karşılandığını belirten Eroğlu, “Bu süreçte bölge halkından temin edilen personellere, 3 ile 6 ay arasında değişen sürelerde mesleki eğitimler verilmiştir. Böylelikle bölge halkından temin edilen personellerin kişisel gelişimlerine de ayrıca destek olunmuştur. Halen şantiyemizde görev alan işçilerin yüzde 70’ini yerel halktan temin edilen ve eğitilen personeller oluşturmaktadır” dedi.
Projenin bölgeyi cazibe merkezi haline getirdiğinin altını çizen Eroğlu, yıllara göre değişimi şu sözlerle anlattı: “2018 yılından bu yana Akkuyu Nükleer Şantiyesine giriş çıkış yapmaya başladık. 2018 yılında bile bölgedeki ticari hareketliliğin ve yörenin gelişmeye başladığını görebiliyorduk. Buna rağmen sonbahar kış sezonunda Silifke, Taşucu, Yeşilovacık, Aydıncık ve Gülnar bölgesinde pek çok otel kapanmakta ve iş yerleri, restoran gibi seyahatlerimizde ihtiyaçlarımızı karşılayacağımız ticari işletmeler faaliyetlerini saat 18.30’da sonlandırmaktaydılar. Oysa 2019 yılı itibariyle kış sezonu dahil bütün oteller tam kapasite ile çalışmaya başladı, pek çok yeni otel açıldı, geç saatlere kadar bütün işletmeler hizmetlerini sürdürür hale geldi. Oldukça fazla yeni ticari işletme açıldı ve halen açılmaya devam etmekte. Diğer taraftan pandemi süreci de dahil olmak üzere bölgede konut inşaatları hız kesmeden artarak devam eder oldu. Özellikle Yeşilovacık, Taşucu ve Gülnar bölgeleri dışarıdan göç alan yerleşim bölgelerinin arasına girdi.”
“Akkuyu NGS ile tüm önyargılar kırılacak”
Eroğlu, uzun yıllar her tip enerji üretim tesisinde yer alan bir mühendis olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “En çevreci ve temiz enerji nükleer enerjidir. Yalnızca diğerlerine oranla daha yüksek bir disiplin ve özen istemektedir. Akkuyu NGS, Türkiye için yalnızca bir başlangıçtır. Nükleer enerji temiz bir enerji kaynağıdır. Tam enerji bağımsızlığına sahip olabilmek için daha fazla nükleer santralin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Eminim ki Akkuyu NGS devreye girdiğinde nükleer enerji, Türkiye’de daha iyi tanınacak ve önyargılar kırılacaktır.”
IHA