MERSİN (İHA) – Son yıllarda tüm dünyayı tehdit eden, artık insan vücudunda bile ortaya çıkan mikroplastikler, giderek Mersin için de büyük bir sorun haline geldi. Mersin’de sadece marina içerisinde her hafta en az 1 ton plastik atık toplanırken, mikroplastik kirliliği tüm Doğu Akdeniz’i tehdit ediyor.
İçinde bulunduğumuz Çevre Haftası, gözleri bir kez daha insan eliyle oluşan deniz kirliliğine çevirdi. Yıllardır küresel bir sorun haline gelen mikroplastikler ise artık Mersin ve tüm Doğu Akdeniz için de büyük bir tehdit olmaya başladı. Başta uzmanlar olmak üzere yerel yönetimler, Mersin’de bu kirliliğin önüne geçebilmek için çabalarını artırdı.
Mersin Büyükşehir Belediyesi de yıl boyunca devam ettiği deniz temizliğini Çevre Haftasında yoğunlaştırdı. Bu çerçevede, bugün Mersin Marina’da dalgıçların da görev aldığı deniz temizliği gerçekleştirildi. Mersin Marina yönetimi ile işbirliğinde gerçekleştirilen etkinlikte, Sahil Güvenlik Akdeniz Bölge Komutanlığı, Mersin Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Dalgıç Birimi ve Mersin Emniyet Müdürlüğü Deniz Limanı Şube Müdürlüğü Sualtı Grup Amirliği dalgıçları, marina içerisinde denizden atık topladı.
“Deniz çöpü en önemli sorunlardan biri”
Etkinlikte ayrıca, Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas da hem manta ağı ile marina içerisindeki deniz yüzeyinden mikroplastik topladı hem de dalgıçlarla birlikte dalarak dipten atık çıkardı.
Prof. Dr. Ayas, toplama işlemine başlamadan önce İHA muhabirine açıklama yaparak amaçlarını anlattı. Marinada yüzey ve dip temizliği yapacaklarını belirten Ayas, “Biz Mersin Üniversitesi olarak hem sualtı çöpü temizliğine katılacağız hem de marina içerisinde mikroplastik düzeyini ölçmek için bir faaliyette bulunacağız” dedi.
“Deniz çöpü aslında en önemli sorunlardan biri” diyen Prof. Dr. Ayas, deniz çöpünün hem deniz ekosistemi hem biyoçeşitlilik hem de besin zincirinin direkt bir üyesi olan insan açısından çok önemli ve çok kritik olduğunu söyledi.
“Mikroplastik kirliliği, artık insan, çevre ve ekosistem sağlığını tehdit eden bir boyuta ulaştı”
Deniz kirliliğinde en önemli sorunların başında ise mikroplastiklerin geldiğine dikkat çeken Ayas, “Mikroplastik kirliliğinin, sadece Mersin değil, Doğu Akdeniz için çok yüksek boyutlarda olduğunu söyleyebiliriz. Karasal taşınıma bağlı olarak gelen plastik poşetler, çöp ambalajlar gibi atıkların suda parçalanmasıyla oluşan daha küçük boyutlu parçacıklardan bahsediyoruz. Artık mikroplastikler metabolize olup dokulara taşınabiliyor. Bu anlamıyla da mikroplastik kirliliği bir görüntü kirliliğinden çok artık insan, çevre ve ekosistem sağlığını tehdit eden bir boyuta ulaşmış durumda. Mersin için de çok büyük bir problem” diye konuştu.
“Her hafta denizden 1 ton plastik topluyoruz”
Marina Saha Müdürü Sami Büyükkurt da çağın en büyük çevre sorununun plastik atıklar olduğunun altını çizdi. Plastik atıkların yanında kimyasal atıklar, petrol atıkları gibi çevreyi etkileyen birçok zehirli atıktan oluşan bir çevre sorunu olduğunu belirten Büyükkurt, “Özellikle kıyı şehirlerinde artık çok belirgin hale geldi. Biz, liman içinden her gün süzme kepçelerle ortalama 3-4 konteyner küçük plastik parçacıklar topluyoruz. Bu da tabii ki hava şartlarına göre değişiyor. Kuzeyden esen rüzgar ya da Mısır’dan Mersin’e doğru gelen deniz akıntıları var. Mısır’dan, belki Libya kıyılarından başlayıp sirkülasyon yapan bir akıntı çemberi var. Bu ayın çekimine göre, mevsime göre güneyden Mersin’e doğru gelip Antalya istikametine doğru devam ediyor. Aynı şekilde belirli bir süre sonra tersine döngü devam ediyor. Tabii her geldiğinde kıyılara bize inanılmaz derece plastik atık bırakıyor. Biz bunları her gün kendi temizlik ekibimizle temizlemeye çalışıyoruz. Bu büyük bir fırsat, çünkü liman içine giren dışarı çıkamıyor tekrar. Köşelerde kalan çöpleri botlarla kepçelerle topluyoruz. Her hafta en az 1 ton plastik topluyoruz, abartısız; fazlası var, eksiği yok” ifadelerini kullandı.
“Seralarda kullanılan naylonlar sertleşince toz haline geliyor ve denize ulaşıyor”
Mersin ve bölgesindeki aşırı seralaşmanın da denize etkileri olduğunu kaydeden Büyükkurt, “Seralarda kullanılan naylonların ömrü 3 veya 4 yıl. O naylonlar belli bir süre sonra sertleşiyor. Bir de kışın içeride devamlı soba yakılıyor. Güneş etkisi ve içeride soba etkisi olunca bu plastik iyice sertleşiyor. Sertleşince de toz haline geliyor. Tabii ki sahilden 40-50 metre içerideki bir seranın naylonları, rüzgarla yağmurla derelerin kıyıya taşımasıyla bu denize ulaşıyor ve kıyılarda atık oluşturuyor” şeklinde konuştu.
Büyükkurt, çevre sorununun önüne geçmenin tek yolunun başta çocuklar olmak üzere insanları bilinçlendirmek geçtiğini sözlerine ekledi.
IHA